“Eşlerden biri hipertansiyonsa, diğerinde de risk artıyor”

Amerikan Kalp Derneği’nin dergisi Journal of the American Heart Association’da yayımlanan çalışmaya göre, eşlerden birinde yüksek tansiyon olan çiftlerde diğer partnerde de sıklıkla aynı sorun görülüyor. Çalışmanın detayları hakkında bilgi veren Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Fatih Yılmaz, ortak hayatların ortak riskleri de beraberinde getirebilmesinin çok şaşırtıcı olmadığını söyleyerek bu riski yaşam tarzı değişiklikleri ile fırsata çevirmenin mümkün olduğuna değindi.

Çiftlerin verilerinin analiz edildiği çalışma hakkında bilgi veren Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Fatih Yılmaz, “ABD, İngiltere, Çin ve Hindistan!da toplam 67 bine yakın bireyin katıldığı dev çalışmanın sonuçları, hipertansiyonun sadece bireysel değil, çift olarak da ele alınması gerektiğini gösterdi” dedi.

Doç. Dr. Fatih Yılmaz, araştırmanın sonuçları hakkında şunları söyledi:

“Çalışma, heteroseksüel ve aynı evde yaşayan çiftlerde, eşlerden birinde hipertansiyon varsa, diğerinde de bu hastalığın görülme riskinin anlamlı ölçüde arttığını ortaya koyuyor. Örneğin Çin!de, eşlerden biri hipertansiyonsa, diğerinde bu risk yüzde 26 daha fazla olduğu gösterilmiş. Araştırma çiftlerin sadece hipertansiyonu değil, diyabet, obezite, kolesterol yüksekliği, depresyon gibi durumların da çiftler arasında benzer oranlarda görülebileceğini gösteriyor.”

“Kültürel farklar da belirleyici”

Sonuçlarda toplumların kültürel farklılıkların da etkili olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Yılmaz, “Çin, Hindistan gibi kolektivist toplumlarda çiftlerin birbirine etkisi daha fazla. ABD ve İngiltere gibi bireyci toplumlarda ise bu etki daha zayıf kalabiliyor. Araştırma da benzer göstergeler bulunuyor” diye konuştu.

“Ortak hayatlar ortak riskleri de beraberinde getiriyor”

Ortak yaşam tarzı ve çevre faktörler bu eğilimi artırır diyen Doç. Dr. Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çiftler yalnızca bir evi değil, aynı zamanda alışkanlıkları, sofraları, stres kaynaklarını ve uyku düzenlerini de paylaşıyor. Bu da yaşam tarzına bağlı hastalıklarda benzerliklere yol açıyor.” Beslenme biçimi, egzersiz alışkanlıkları, sigara ve alkol kullanımı gibi davranışsal faktörlerin çoğu zaman çiftler arasında örtüştüğünü belirten Doç. Dr. Yılmaz, “Ailede tuzlu yemek tercih ediliyorsa, her iki eş de risk altındadır. Aynı şekilde sigara, alkol gibi alışkanlıklar, uyku düzeni ya da düzensizliği de eşler arasında benzerlik göstererek her iki eşin tansiyonunu etkileyebilir. Bunun yanında birlikte spor yapan çiftlerde tansiyon kontrolü daha başarılı olabilir.”

“Duygusal yükler tansiyona doğrudan etki ediyor”

Paylaşılan duygusal yüklerin de tansiyona doğrudan etki ettiğine işaret eden Doç. Dr. Yılmaz, “Bir eşin yaşadığı stres, diğer eşin de fizyolojik yanıtlarını etkileyebilir. Bu duruma ‘empatik stres! diyoruz. Maddi sorunlardan çocuklarla ilgili kaygılara kadar birçok ortak stres kaynağı, çiftlerin tansiyonunu birlikte yükseltebilir” ifadelerini kullandı.

“Genetikten çok çevre etkili”

Eşlerin genetik olarak akraba olmaması nedeniyle hipertansiyonun çiftlerde görülme benzerliğinin genetikten ziyade çevresel ve davranışsal faktörlere dayandığını belirten Doç. Dr. Yılmaz, “Ancak bazı toplumlarda akraba evliliği yaygınsa, bu durum genetik etkileri artırabilir. Aynı şekilde, hava kalitesi, gürültü seviyesi, ısıl konfor, yerleşim yeri (kırsal/kentsel) gibi çevresel faktörleri ortak hale getirir. Gelir düzeyi, sağlık hizmetlerine erişim, beslenme bütçesi gibi sosyoekonomik koşullar da aynıdır. Bu ortak çevresel etkiler, tansiyon düzeylerinin benzer olmasına katkı sağlar” diye konuştu.

Hem risk hem fırsat

Kalp hastalıkları, inme, böbrek yetmezliği, yaşam kalitesinde düşüş ve artan sağlık harcamaları gibi her iki eşin de hipertansiyon hastası olmasının risklerinin büyük olduğunun altını çizen Doç. Dr. Yılmaz, “Bu konuda yapılan çalışmalar, ortak egzersiz planları, birlikte tuz tüketimini azaltma, sağlıklı yemek hazırlama ya da birlikte meditasyon yapmak, diyetisyen, fizyoterapist ya da doktor ziyaretlerine birlikte gitmek, birbirini teşvik etme ve izlemek gibi çift olarak yapılan programların daha uzun vadeli başarı sağladığını gösteriyor” ifadelerini kullandı.

“Hipertansiyonu paylaşmak zorunda değilsiniz”

Eğer eşinizde hipertansiyon varsa, sizin de olma ihtimaliniz anlamlı şekilde artıyor, bunun için gerekli önlemlerin alınması önemli diyen Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Fatih Yılmaz, çiftlere şu önerilerde bulundu:

“Birlikte egzersiz yapmaya çalışın, sağlıklı beslenin ve tuzu sofranızdan azaltın, varsa sigara alkol gibi zararlı alışkanlıklarınız bırakın, stresle baş etmenin yollarını birlikte keşfedin ve düzenli uyku ve rutin sağlık kontrollerini ihmal etmeyin. Unutmayın hipertansiyonu paylaşmak zorunda değilsiniz ama sağlıklı bir yaşamı birlikte paylaşabilirsiniz.” (DHA)

 

Related Posts

Uzmanından kadınlara uyarı: “Diz ağrısını hafife almayın”

Kocaeli’de kadınlara yönelik diz sağlığının korunması ve tedavi yöntemleri hakkında bilgilendirme semineri yapıldı. Seminerde katılımcılara, “bu ağrıyı hafife almayın” uyarısında bulunuldu.

“Hamileler de dikkat etmeli”; İşte çocuklarda besin alerjisine karşı alınması gereken önlemler

“Hamileler de dikkat etmeli”; İşte çocuklarda besin alerjisine karşı alınması gereken önlemler

Bu meşrubatı sakın içmeyin, bağışıklık sistemini paramparça yapıyor! Canan Karatay ısrarla uyardı

Prof. Dr. Canan Karatay, özellikle gençler ve sporcular tarafından sıkça tüketilen enerji içeceklerinin alkolden bile daha zararlı olduğunu belirterek kalp, sinir sistemi ve bağışıklık üzerinde ciddi tahribat yarattığını söyledi.

Alzheimer riskini azaltmak mümkün

Diyabet, hipertansiyon ve obezite gibi rahatsızlıkların Alzheimer riskini doğrudan etkilediğini vurgulayan Prof. Dr. Aslı Demirtaş Tatlıdede, yaşam tarzı değişiklikleriyle demans riskini yaklaşık yüzde 45 oranında azaltmanın mümkün olduğunu söyledi.

Uzmanı açıkladı: Kene vakalarında en sık yapılan ölümcül yanlışlar!

Son dönemlerde artan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) vakaları ile ilgili konuşan Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Salahattin Okur, “Keneyi çıkartırken sigara basmak, kolonya dökmek ve ateş tutmak gibi yanlış yöntemler var. Bunlar, kenenin taşıdığı virüsü insan vücuduna enjekte etmesine sebep oluyor” dedi.

Türkiye şişmanlıyor mu? 3,5 milyon kişilik ölçümden çarpıcı sonuçlar

Sağlık Bakanlığı’nın ülke genelinde hayata geçirdiği ‘İdeal Kilonu Öğren, Sağlıklı Yaşa’ kampanyasının ilk 5 haftasında ölçüm yapılan 3 milyon 572 bin 436 kişiden 2 milyon 221 bin 201 kişinin vücut kitle indeksi ‘normal’ kilo aralığının üzerinde çıktı. Ölçüm yapılanların yaklaşık yüzde 5’inin ‘zayıf’, yüzde 32’sinin ‘normal’, yüzde 35’inin fazla kilolu, yüzde 28’inin ‘obez’ aralığında olduğu; erkeklerde ‘fazla kiloluluk’, kadınlarda ise ‘obezite’ oranının fazla olduğu belirlendi.